Pardus Danışma Kurulunun Ardından

Yayınlandı: 01/07/2012 / ozgurlukicin, Pardus

23-24 Mart Tarihlerinde yapılan “Pardus’un Yarını” Çalıştayı’nda alınan en önemli karar “Pardus hakkında stratejik kararları almaya yetkili bir danışma kurulunun  kurulmasıydı”(1).

Alınan karar gereği çeşitli alanlardan temsilcilerin bulunduğu kurul 29 Haziran 2012 tarihinde Ulakbim’de toplandı. Çalıştayda alınan kararda kurulun yapısı ;

  • TÜBİTAK yönetim temsilcisi
  • STK temsilcisi
  • Kullanıcı topluluğu temsilcisi
  • Geliştirici temsilcileri (biri topluluktan olmak üzere 2 kişi)
  • Pardus çözüm ortaklarından bir temsilci
  • Üniversite (akademik) temsilci
  • Kamu kurumlarından temsilci

olacak şekilde belirlenmişti. Hepimiz bu karara uygun olacak şekilde bir kurul bekliyorduk ancak karşımıza şöyle bir yapı çıktı

  • TÜBİTAK yönetim temsilcisi (Ahmet Kaplan)
  • STK temsilcisi (Doc.Dr. Mustafa Akgül)
  • Kullanıcı topluluğu temsilcisi (Sezai Yeniay)
  • Geliştirici temsilcileri (biri topluluktan olmak üzere 2 kişi)
  • Pardus çözüm ortaklarından bir temsilci (Ozguryazılım a.ş. – Doruk fişek)
  • Üniversite (akademik) temsilci (Çanakkale 18 Mart Ü.-  Dr. Necdet Yücel)
  • Kamu kurumlarından temsilci (Milli savunma Bakanlığı – Üst. Teğ. Abdullah Arslan)

Geliştirici Temsilcileri bölümünü boş bıraktım çünkü bu noktada bir anlaşmazlık vardı. Her ne kadar toplantı gündemi şu şekilde teklif edilmiş olsada ;

Gündem Teklifi
– Pardus Bireysel sürümünün yol haritası
– Tema yarışmasının biçimi ve değerlendirilmesi
– Türkçe’leştirme çalışmalarının yöntemi ve planlaması
– PDK sonuç bildirisi
– Faaliyet takvimi ve sonraki oturum zamanının belirlenmesi

gündeme geçilmeden halledilmesi gereken bir nokta vardı. TÜBİTAK Abdullah Erol ‘u Geliştirici temsilcisi olarak toplantıya dahil etmişti bir de Cavit Vural Topluluk geliştirici temsilcisi olarak bulunuyordu. Oysa Topluluk Geliştirici temsilcisi olarak kısa sürede ve hızlı bir şekilde olsa da Anka çalışmasında aktifi rol alan Erdinç Gültekin’i belirlemiştik. Ancak bu oylamanın Tübitak tarafından yeterli bulunmadığı belirtildi ve Erdinç’in kurul toplantısına sadece izleyici olarak katılmasına izin verildi söz hakkı verilmedi. Hal böyle olunca Pardus adına stratejik kararlar vermesi beklenen kurulun ilk tartışma maddesi kurulun yapısı üzerine oldu. Cavit Vural’ın topluluk tarafından seçilmediği dolayısıyla topluluk geliştirici temsilcisi olamayacağı dile getirildi. Resmi geliştiricide olamazdı çünkü bildiğimiz kadarıyla Tübitak ile resmi bir bağı (en azından ilan edilmiş) bulunmuyordu.Bunun üzerine Cavit Vural’ın toplantıya izleyici olarak katılmasına karar verildi.   Erdinç’in oylamasının yeterli bulunmaması üzerine o anda Ozgürlükiçin ve PLO forumlarında bir konu açarak uzun ve geniş katılımlı olacağını umduğumuz bir seçim duyurusu yaptık (2-3)

Tartışmaların ardından Toplantıya ;

  • TÜBİTAK yönetim temsilcisi (Abdullah Erol)*
  • STK temsilcisi (Doc.Dr. Mustafa Akgül)
  • Kullanıcı topluluğu temsilcisi (Sezai Yeniay)
  • Pardus çözüm ortaklarından bir temsilci (Ozguryazılım a.ş. – Doruk fişek)
  • Üniversite (akademik) temsilci (Çanakkale 18 Mart Ü.-  Dr. Necdet Yücel)
  • Kamu kurumlarından temsilci (Milli savunma Bakanlığı – Üst. Teğ. Abdullah Arslan)

ile devam ettik.

* Dr. Ahmet Kaplan İçişleri Bakanlığından çağrıldığı için toplantıdan ayrılmak zorunda kaldı.

Ben toplantının ilk dakikalarını twitterdan #pardusdanışma etiketiyle aktarmaya çalışsamda tartışmaların hararetlenmesi üzerine iki tarafı idare edemediğimden yayını sonlandırmak zorunda kaldım. En önemli tartışma tahmin ettiğiniz gibi Milli eğitim Bakanlığı nın Fatih projesi kapsamında pilot okullara gönderdiği ve vestel firmasınca üretilen Etkileşimli tahtaların Debian tabanlı bir Pardus ! kurulu olmasıydı. TÜBİTAK bu kararı alma gerekçelerini şöyle açıklamaya çalıştı;

“MEB ile sözleşmemiz vardı ve zaman sıkıntısına girmiştik Akıllı tahtada bazı sorunlar yaşıyorduk bunu çözmek için debian tabanlı bir pardus oluşturarak sorunu aşabildik ve piyasaya sürdük aynı sözler Milli Savunma Bakanlığı ile yapılan bakım sözleşmesi içinde geçerliydi” bu sözler üzerine Dr. Necdet Yücel ve Doruk Fişek yapılamayanın ne olduğunu anlamaya çalıştılar ve Necdet hoca yapamadığınız neyse verin bir akıllı tahta size bir ayda teslim edeyim dedi Yine  Doruk Fişek de Çözüm ortağı bir firmanın ortağı olmasına rağmen Tübitak tarafından kendilerine böyle bir sorunun çözülmesi talebiyle gelinmediğini gelinseydi kısa zamanda halledebileceklerini açık bir şekilde ifade ettiler. Hem Necdet hoca hem de Doruk Fişek bahsedilen teknik aksaklığın Pardus’un pisi yi kullanması ile alakalı olmadığını daha doğrusu bahsedilen türden bir sorunun asla paket yöneticileriyle alakasının olmadığını bir özgür yazılımın sorunu çözmesi halinde diğerininde yani debianda çözülen bir sorunun pardusta da çözülebileceğini açık kaynak dünyasında bunun böyle olduğu dile getirildi.

Bir başka gerekçede şöyle açıklandı ; Debian depolarında 30 bin paketin olduğu pardus deposunda ise 5 bin paketin olduğu debian tabanlı bir pardusda mevcut debian paket havuzununda kullanılacağı böylece paket sorununun olmayacağı söylendi. Doruk Fişek ise işin aslında sanıldığı gibi basit olmadığını verdiği teknik örneklerle anlattı ve bir süre sonra mevcut debian havuzu ile farklılıklar oalcağı paketin deb olmasına rağmen artık farklılaştığı için paket bakımı için yine bir işyükü getireceğini ortaya koydu.

Yine Dr. Necdet Yücel ve Doruk Fişek karşı oldukları kararın pisi yerine deb in tercih edilmesi olmadığını buna karar verilecekse bile bu kararı Pardus hakkında stratejik kararları vereceği söylenen Danışma kurulu tarafından verilmesi gerektiği ancak TÜBİTAK’ın kendi başına bir karar aldığı ve geliştiricisi bilinmeyen çözüm ortağının kim olduğu bilinmeyen bir çalışma neticesinde debian tabanlı bir Pardus meydana getirilerek piyasaya sürüldüğü ve bu oldu bittinin danışma kuruluna dayatılarak onaylatılmak istendiği bunun kabul edilemez olduğu belirtildi. Bu sözlere Ben ve Doc.Dr. Mustafa Akgül hocamızda katıldı. Kamu kurumlarını temsilen toplantıya katılan MSB  temsilcisi Üst.Teğ. Abdullah Arslan ise bürokratik kaygılardan olsa gerek artık sözleşmelerin imzalandığını ve bu saatten sonra geri dönüşün olamayacağını savunarak debian tabanlı pardus ile yola devam edilmesi gerektiğini savundu. Hatta Abdullah Erol en azından 3 yıl pisi önerisiyle gelmeyin deb’e dokunmayın dedi. Bu söz üzerine bende siz 3 yıl da pisiyi öldürmüş oluyorsunuz hemde kendinizi deb e bağlıyorsunuz bu doğru değil dedim. Örneğin cpm diye bir paket yöneticisi çıksa ve sizin deb ile çözemediğiniz (pisi ile çözülemeyen oluyorsa bu da olmalı) bir sorunu cpm paket sistemi çözüyor olsa bile bu geçişi yapmayacağız demektir. Bu kendinizi sınırlamak olur doğru bir düşünce değil dedim.

Bu tabloda temel iki grup oluşmuştu

1- Debian tabanlı Pardus’a karşı olan Grup (Ben , Necdet Hoca , Doruk Fişek ve Doc.Dr.Mustafa Akgül)

a- Daha çok yöntemin yanlış olduğunu düşündükleri için karşı çıkanlar ( Necdet Hoca ve Doruk Fişek)

b- Pardus’a özgü teknolojilerden bu kadar kolay ve mesnetsiz gerekçelerle vazgeçilmesine karşı çıkanlar ( Doc.Dr.Mustafa Akgül ve Ben )

2- Yapılan sözleşmelerden dolayı Debian tabanlı Pardus’u destekleyenler ( Abdullah Erol ve Abdullah Arslan)

4’e 2’lik bu aritmetik TÜBİTAK’ı mevcut sözleşmelerden dolayı zora sokmuştu. :Sanılanın aksine Danışma kurulu çoktan alınmış Debian tabanlı Pardus kararını onaylamamıştı. Danışma kurulunun kararları uygulanacak olsa yapılan sözleşmelerin yerine getirilmesi imkansızlaşacaktı (örn. 6 hafta içinde yapılacak MSB deki yenileme (mevcut pisili pardusların Kurumsal 3 isimi verileceğini sandığımız Debian tabanlı Pardus’a geçirilmesi) çalışmaları).  Bizden beklenen aylar öncesinde alınan ve uygulamaya konulan bir çalışmanın onanmasıydı. Olmadı.

 OLMADI

Bu gelişme üzerine taraflar kendi argümanlarını ortaya koymaya başladılar.

Birinci grup Danışma kurulunun Pardus ile ilgili tüm kararları almaya muktedir bir kurul olarak düşünüldüğünü savunurken (Bkz. 1. bağlantı ) İkinci grup (TÜBİTAK-Abdullah Erol) Danışma Kurulunun sadece bireysel pardus sürümü için söz sahibi olacağını kurumsal’a karışmaması gerektiğini savundu. Elbette bu iddia Pardus’un Yarını Çalıştayının sonuç metninde açık bir şekilde yazdığı gibi  “Pardus’un gelişiminin gerek bireysel gerek kurumsal sürüm olarak TÜBİTAK öncülüğünde, topluluğun katılımıyla sürdürüleceği TÜBİTAK tarafından belirtildi. Pardus’un geleceğine yön verecek, gerekli kararları alacak bir kurul oluşturuldu.” kararıyla yalanlanmış oluyordu. Bu açıklamamız üzerine Danışma kurulunun çalışma esasları ve yetki çerçevesi tartışmaya açıldı.

TÜBİTAK’ın bizden istediği en önemli şey mevcut sözleşmelerde kurumu zora sokacak bir kararın alınmamasıydı elbette bu konuda alınmış en önemli karar paket yöneticisi kararıydı.

Birinci grup olarak bizler her ne kadar mevcut sözleşmelere zarar verecek bir tavır içinde olmayacağımızı dillendirsekte bir türlü ikna edici olamadık ve herkesin kafasında dolaşan düşünceyi bir büyüğümüzü olarak Doc.Dr.Mustafa Akgül söyledi “Siz bu kurula güvenmiyorsunuz”

Evet ne yazık ki TÜBİTAK kendi oluşturacağı kurulun kararlarından endişe duyuyordu oysa bizler kilometrelerce uzaktan işimizden rica minnet izin alarak ,uykusuz kalarak paydaşı olduğumuzu düşündüğümüz Pardus projesinin daha iyi yerlere gelmesi ( daha kötüye gitmemesi olarakta okuyabilirsiniz) için gelmiştik . Bu düşünce hepimizi üzdüğü gibi umutsuzluğada sürükledi. Ancak yinede vazgeçmedik daha doğrusu her iki tarafta vazgeçmedi.

KURULUN YETKİSİ

Geldiğimiz nokta yeni bir tartışma doğurmuştu. (Sizinde farkettiğiniz gibi fazla yol alamadık neredeyse gündeme dair hiçbir konuyu konuşamadık daha o noktaya varamamıştık varacak gibide görünmüyordu) Kurulun yetkisi ve görev çerçevesi ne olacaktı. Öğrendik ki biz aslında henüz danışma kurulu olmamışız sadece çalışma kuruluymuşuz. Danışma kurulu olabilmemiz için TÜBİTAK Bilim Kurulunun onayından geçmeliymişiz. Doruk Fişek durumu iyi anlatan bir söz söyledi ozaman tokmağı verin öyle konuşmaya başlayalım. Dediği gibi yetkimiz yokken konuşmak anlamsızdı ve biliyorduk ki isterlerse bu danışma kurulunu onaylamayabilirler. Yine biliyoruz ki isterlerse her zaman bu kurulu kaldırabilirler.

ANLAŞAMADIK

İlk toplantının ortaya koyduğu bir gerçek vardı anlaşamamıştık. Bu durum TÜBİTAK ‘ı şaşırtmış olsada Necdet hoca durumu güzel ifade etti “Siz bizi size karşı çıkalım diye çağırdınız yoksa istediğiniz kararı alırdınız” Evet biz orada ortak akıl için biraraya geldik

Gördük ki anlaşamadık.

Sorularımız vardı cevap alamadık ;

1- PİSİ nin etkileşimli tahta özelinde eksiği neydi?

2- Bu eksiğin giderilmesi için çözüm ortaklarına neden başvurulmadı?

3- Yeni çözüm ortağı anlaşmaları yapıldığı söylensede bunlar neden açıklanmadı ( mevcut ortakların bile haberi yok)?

4- 2 ay sonra piyasaya sürülecek Pardus sürümü kimler tarafından hazırlandı ? Çalışmalar neden özgür yazılım felsefesine uygun bir yolla yapılmadı?

SONUÇ

Bakmayın ara başlığın sonuç olduğuna , yapılan ilk danışma kurulu toplantısında beklentileri karşılayacak herhangi bir sonuç alınamadı teklif edilen gündem konularının neredeyse hiçbiri konuşulamadı (oysa temayı bile konuşacağımızı umuyorduk) Dr. Ahmet Kaplan’ın moderatörlüğünde yapılan görüşmelerin ilk bölümü akıcı geçiyordu ancak toplantıdan ayrılmak zorunda kalması bir talihsizlik oldu aksi halde bağlayıcı kararlar alınabilirdi . Şimdi ise toplantıya bir mail listesi üzerinden devam edeceğiz ve kurulun çalışma esasları üyelerin seçilme yöntemleri üzerinde karara varıp kurul’un bilim kurulu tarafından onaylanmasını bekleyeceğiz (Doruk’un dediği gibi tokmağı elimize almayı bekleyeceğiz)

Peki o zamana kadar boş mu duracağız? Elbette hayır

#ANKA

Toplantıda zaman zaman #anka çalışmasıda gündeme geldi. Pardus’un topluluk tarafından geliştirilmesine TÜBİTAK’ın sıcak baktığını en azından müdahale etmeyeceğini öğrendik. Yine topluluk tarafından istenirse pisi ile yola devam edilebileceği söylendi. Elbette Topluluk çalışmalarını yapmak için bir makamdan icazet almak zorunda değil ancak sözlerden çıkardığım sonuç şu marka patent logo vs gibi konularda başımızı ağrıtmayacakalar. En azından ben öyle anladım. Geleceğin ne olacağı belli olmaz ,elbette gönlümüz TÜBİTAK ve topluluk olarak Pardus’un kendisine özgü teknolojilerini muhafaza ederek, toplantıdada söylediğim gibi “Bu toprakların ürettiği değerleri” koruyarak devam etmesi. Ancak aksi olursa da elimizde desteğinizi bekleyen bir #Anka var sahip çıkalım.

BEN SAKSI DEĞİLİM 🙂

Temsilciniz olarak seçtiğiniz danışma kurulunun bu ilk toplantısında elimden geldiğince fikirlerinizi iletmeye ve savunmaya çalıştım. Umarım beklentilerinize cevap verebilmişimdir. İkinci toplantı olur mu bilmiyorum ancak fikirlerinizi benimle paylaşırsanız daha donanımlı olarak katılabilirim yapılacak olan toplantıya . İlkinde hatam olmuşsa affola.

(1) http://www.pardus.org.tr/pardusun-yarini-calistayi-sonuc-metni/

2) http://www.ozgurlukicin.org/forum/gonullu-calismalar-gecici/24685/?page=1

3) http://www.pardus-linux.org/forum/pardus-g%C3%B6n%C3%BCll%C3%BCleri/pardus-topluluk-geli%C5%9Ftirici-temsilcisi-se%C3%A7imi-yeni

yorum
  1. Serdar dedi ki:

    Sevgili Sezai, o kurulda düşüncelerimizi dimdik durarak dile getiren Mustafa Hoca’ya, Necdet Hoca’ya, Doruk’a ve sana teşekkür ediyorum. Selametle…

  2. Cafer dedi ki:

    Elinize dilinize sağlık Sezai reyiz 🙂

  3. kaanaksit dedi ki:

    Sezai, yazın için sana teşekkür ederim. Bu durumda görünen o ki artık Pardus’un belki de ad değiştirerek toplum tarafından sürdürülmesi gerekiyor. Eş zamanlı olarak TÜBİTAK’tan ne destek alabileceğimize ve neleri kabul ettirebileceğimize bakmalıyız diye düşünüyorum. Ancak 24 saat bu üzerine uğraşacak birileri yani tam zamanlı geliştiriciler olmadan bu iş ne kadar ciddi yürüyebilir ben şahsen bilemiyorum…

  4. alierkanimrek dedi ki:

    Yaptıklarınız için kendi adıma teşekkür ederim. Yazacak pek bir şey kalmamış, Tübitak kendi bildiğini okumaya devam edecek, artık olmayacağını bildiğim tek bir isteğim var Tübitak “Pardus” adını kullanmasın bundan sonra, başka bir isim tescil ettirsin onu kullansın, Pardus adının haklarını da topluluğa devretsin.

  5. […] toplantısıyla ilgili sevgili Sezai[1], Doruk Hocam[2] ve Necdet Hoca[3] gayet güzel ve detaylı yazılar yazmışlar. Toplantı […]

  6. […] geldi. O gün geldi; çünkü Pardus Danışma Kurulu toplantısı (Necdet Yücel, Doruk Fişek ve Sezai Yeniay‘ın yazdıklarından öğreniyoruz olanları), bir önceki yazımdaki kimi öngörülerin, […]

  7. Bekir dedi ki:

    Pardus adlı bir dağıtımın oluşturulması baştan hata idi, bu hatadan dönülmesi son derece sevindirici. Debian tabanlı pardus’un çok daha uzun soluklu olacağına eminim. Doğru bir karardır. Tübitak’ın elinde eski pardus ekibinden 1 kişi bile kalmamışken hala eski pardus’ı hortlatmak isteyen Siz ve Necdet Yücel’i anlamak mümkün değil. Hepinizin bildiği gibi pardus zaten hiçbir zaman bir topluluk projesi olamamıştı, 8-10 kişinin tekelinde yürüyen bir proje idi. Şu anki linux dağıtımlarının ezici bir çoğunluğunun Debian tabanlı olduğu düşünüldüğünde bu kararın “geç kalnmış” ama doğru bir karar olduğu ortaya çıkmaktadır.

  8. ahmet dedi ki:

    hata milli kavramıyla linux üzerine birşeyler üretilmeye çalışılmış olması. o kadar milliciyseniz oturur kernel ı da baştan yazarsınız. paket yöneticisi yapmakla milli olunmuyor. herşeye rağmen tübitak da akıl ve mantıkla karar veren yöneticilerin halen olduğunu görmek güzel.

Yorum bırakın